Hindiba bitkisine verilen bir başka ad...

Karakavuk,
Güneğik,
Hindiba,

Karabaş,
Lasaka, 
Radika, (Yunanca Radiki).
Aslandişi,

Hindiba (Cichorium endivia), papatyagiller (Asteraceae) familyasından, sebze olarak yararlanılan bir yıllık bitki türü. Mısır ve Endonezya kökenli olduğu sanılan bitkinin, 16. yüzyıldan bu yana Avrupa'da tarımı yapılmaktadır. Yüksekliği 50-100 cm arasında değişir; parçalı yaprakları ve açık mavi renkli çiçekleri vardır. Yapraklarından salata olarak yararlanıldığı gibi sıcak yemek de yapılır.

Hindiba cinsinden bir diğer bitki türü olan beyaz hindiba (Cichorium intybus) ile yakın akrabadır. Ülkemizde yaygın olarak yabani hindibanın yaprakları ilkbaharda toplanarak şifalı ot ve sebze olarak tüketilir. Bu yapraklar ülkemizde Hindiba ve Radika olarak bilinir.
Eskiden bu bitkinin insanı görünmez yaptığı ve kilitli sandıkları açtığı sanılırdı. Ama Hindiba’nınbu gücü sadece kutsal St. James Günü’nde (25 Temmuz) geçerliydi. Eğer bitkinin yaprakları altın bir bıçak ile kesilirse, kilitler açılabilir, engeller kalkabilirdi ama bu iş yapılırken konuşmamak şarttı aksi halde ani ölüm gelebilirdi. İlk Amerika göçmenleri ve petrol arayıcıları iyi şans için yanlarında bir parça hindiba taşırlardı.

Her tür toprakta yetişebilir. Bahçe çimlerinin arasında bile görülebilir. Uzun yapraklar rozet biçiminde, hemen toprağın üstünde toplanmıştır, kenarları derin loplu ve dişlidir. Mart, mayıs aylarında çiçeklenir. İçi boş olan uzun sapın ucunda sarı bir çiçeği vardır. Çiçek solduğunda, yerine oluşan tohum başağı, beyaz ve yuvarlak bir tüy topunu andırır. Sap ve yaprakların hafif acımsı bir tadı vardır.

Nisan, mayıs aylarında, köküyle birlikte çıkarılır. Gölgelik ve havadar bir yere asılarak kurutulur. Daha sonra, kök ve yapraklar ince kıyılarak kullanıma hazırlanır. Her mevsimde taze olarak toplanarak, salatalarda kullanılır. Bileşiminde, vitaminler, acı maddeler, triterpen, sterol, carotin, flavon, tanen, mineraller (bolca kalsiyum), uçucu yağlar, inulin vardır.
Hindiba, genel anlamda böbreklerin ve karaciğerin çalışma kapasitesini fevkalade yükseltir.

Katılgan dokuyu (bağdoku) çok olumlu etkileyerek, yeterli oranda kanın tüm hücrelere ulaşmasına yardımcı olur. İçerdiği etkin maddelerin birlikte oluşturduğu etki sayesinde, güçsüz kişilerin güçlenmesini sağlar. Romatizma ve gut hastaları, ilkbahar ve sonbaharda mutlaka 2-4 haftalık bir hindiba kürü yapmalıdırlar. Şikayetleri kesinlikle azalacaktır. Ayrıca, şeker hastaları için de bazı rahatlıklar sağlayabilir. Hindiba ayrıca, safrakesesi taşlarının oluşumunu ve irileşmesini önler. Oluşmuş olan taşları eritemez, ama ağrıları ve öteki rahatsızlıkları azaltabilir. Safra azlığı, mide ve bağırsaklarda oluşan şişkinlik ve sindirim bozukluklarında çok başarılıdır. Hindiba değişik biçimlerde kullanılabilir.

Hindiba salatası:

Bitki ayıklanıp yıkandıktan sonra, bir süre de sirkeli suda bekletilerek iyice temizlenmelidir. Bütün veya kıyılmış yapraklar, üstüne zeytinyağı ve limon eklenerek, yemeklerden önce yenir. Hafif acımsı bir tadı vardır, ama kesinlikle rahatsız edici değildir.

Hindiba özsuyu: 

Taze bitki iyice yıkandıktan sonra, henüz ıslakken mutfak robotuna atılarak suyu sıkılır. Yemeklerden önce 1-3 kahve fincanı dolusu içilebilir. Özsu uzun süre saklanamaz.

Hindiba çayı:

Kök ve yaprak karışımı ince kıyılmış olarak, 1-2 tatlı kaşığı dolusu 1 bardak suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine geldikten sonra, 1 dakika kadar kaynatılır ve ocaktan çekilir. 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak çay, tatlandırılmadan, yemeklerden önce içilir.

Yan etkiler:

Bilinen hiçbir yan etkisi yoktur.

Kara Hindiba (Taraxacum officinale), Arslandişi ve Radika adlarıyla da tanınır. Nisan ve Mayısta tüm tarla kıyılarında, çayırlarda ve çimenlerde çiçeklenir. Her yıl bu çiçek halısını büyük bir zevkle izleriz. Bu tür, sarı çiçekli, çok yıllık, süt taşıyan küçük bitkilerdir. Yapraklar rozet halinde tabanda toplanmış olup, kenarları derin loblu ve dişlidir. Rozet yaprakları bazı kentlerimizde ilkbaharda sebze olarak satılmaktadır. Bitki çok ıslak yerleri sevmez. Yapraklar çiğnenmeden önce, kökler, ilkbaharda veya sonbaharda, çiçek sapları ise, çiçeklenme sırasında toplanır. Bitkinin tümü şifalıdır. 

Her ilkbaharda bitkinin tümü toplanarak ve haşlanmış patates ve haşlanmış yumurta ile karıştırılarak güzel bir yemek hazırlanabilir.

Yabani Hindiba (Cichorium intybus L.) 1 m'ye kadar yükselebilen çok yıllık otsu bir bitki olup, yaprakları parçalı ve tüylüdür. Çiçekleri açık mavi ve nadiren beyaz renklidir. Anadolu'da yaygın bir bitkidir. Özellikle boş tarlalarda ve yol kenarlarında yetişir. Inülin, uçucu yağ, acı maddeler ve glikozitler taşımaktadır. Kavrulmuş köklerinin toz elde edilmesiyle elde edilen ürün Avrupa'da kahve yerine kullanılmaktadır. Hindiba-i berri adıyla da bilinir. Hindiba'nın bir de sebze olarak kullanılan (Cichorium endivia L.-Compositae) türü vardır. Bu tür 50-100 cm boyunda, 1-2 yıllık, yaprakları parçalı ve tüysüz otsu bir bitkidir. Türkiye'de yabani olarak bulunmaz. Bahçe ve bostanlarda (İstanbul, Bursa) sebze olarak yetiştirilmektedir. İbn-i Sina bu bitkinin yapraklarının yıkanmadan ve soğuk su ile yapılan ekstrelerinin kullanılmasının gerektiğini savunan özel bir kitapçık hazırlamıştır. Hindiba Risalesi denilen bu kitapçıktan yazmalar İstanbul kütüphanelerinde bulunur. Bostan Hindibası, Frenk Salatası, ve Göynek adlarıyla da bilinir.
Kara Hindiba'nın en önemli iki özelliği, safra kesesi ve karaciğer hastalıklarında oldukça başarılı oluşudur. Karaciğeri en olumlu etkileyebilen bitkilerden biridir. Günde yenilen 5-6 çiçek sapının, kronik karaciğer iltihaplarında iyileşme sağlayabilir . Bu saplar şeker hastalığına da iyi gelebilir. Şeker hastaları bu saplardan günde 10 tane kadar, bitki çiçekli olduğu sürece yiyebilirler. Saplar çiçekleri ile birlikte yıkandıktan sonra çiçekler koparılır ve saplar yavaş yavaş çiğnenerek yenir. Bunlar acımsı, gevrek ve suludur ve kıvırcık salatanın tadını andırırlar. Sık sık hastalanan ve kendilerini kötü hisseden kişiler, 14 günlük bir hindiba çiçek sapı kürü uygulayabilirler. Bu kürün etkisi sizi şaşırtacaktır. Ama bu saplar daha başka hastalıklarda da yardımcı olurlar. Deri kaşıntılarını, egzamaları ve temriyeleri iyileştirebilirler. 

Mide sıvılarını düzene sokar ve mide de birikmiş maddeleri temizler. Taze çiçek sapları karaciğer ve safrakesesinin çalışmalarını düzenler. Hindiba, içerdiği mineral tuzların yanı sıra, metabolizma hastalıklarına karşı çok önemli maddeleri de içerir. Kan temizleyici etkisi sayesinde, romatizma ve gut hastalıklarında da yardımcı olabilir. Eğer taze çiçek sapı kürü 4 hafta sürdürülecek olursa, beze şişkinlikleri de yok olabilir. Sarılık ve dalak hastalıklarında da hindiba başarıyla kullanılabilir. Hindiba kökü, çiğ yenildiğinde veya kurutulup çay biçiminde kullanıldığında, kan temizleyici, sindirim kolaylaştırıcı, ter ve idrar söktürücü ve canlandırıcı etkilere sahiptir. Bu kökler kanı inceltir ve kanın koyu olması halinde başarıyla kullanılabilir. Eski bitki kitapları, hindiba yapraklarının ve köklerinin kaynatılarak, suyunun kozmetik olarak kullanıldığını yazıyorlar.

Kadınlar gözlerini ve yüzlerini onunla yıkar. Böylece saf bir görünüm kazanabileceklerine inanıyorlar. Bu bitki, kış dinlenmesine çekilen bitkilerden değildir ve yaprakları kar altında bile gelişir. Her yıl ilkbaharda, hindiba çiçeklerinden, çok lezzetli sağlığa yararlı bir pekmez yapılabilir. Bu değerli bitki eskiden beri çok önemli bir yere sahip olmasına rağmen ne yazık ki, pek çok kişi tarafından tanınmaz ve zararlı bir ot olarak bilinir. ergenlik sivilceleri ısırgan otunun ve hindibanın kan temizleyici özelliklerini sayesinde iyileştirilebilirler. 





























Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Hindiba
© Yayınlanan haber ve fotoğrafların tüm hakları SUCUDO Ltd firmasına aittir. © Sitede yayınlanan yazıların hiçbiri telif hak sahibinin izini alınmadan yayınlanamaz. Designed & SEO by Levent Özen | Copyright © Bulmaca Cevap | 2011-2024